Soru cümlelerini aktarırken yapıyı düz cümledeki gibi kuruyoruz.
ÖNCELİKLE WH- soru tiplerine bakalım
Burada dikkat etmemiz gereken nokta YARDIMCI FİİLLER
Mike: "What do you want"
Bu bir soru olduğu için reported speech'e
Mike asked me ...
diye başlamayı unutmuyoruz!
Mike asked me what I wanted
gördüğünüz gibi yardımcı fiil olan "do" yu kullanmadım ve ana fiili de
-soru kalıbı geniş zaman olduğu için- Geçmiş Zamanda kullandım. (wanted)
Bir kaç örnek daha yapalım:
EX:
Dan : "What do you do on Sundays?"
Dan asked me what I did on Sundays
Burada da ilk "do" geniş zamanın yardımcı fiili olan "do"
İkinci "do" ise ana fiilim.
Bu nedenle ilk "do" yu attım
İkinci "do" yu geçmiş zamanı yani V2 yaptım (did)
EX:
Sam: "What time did you come home?"
Sam asked me what time I had come home.
Yine yardımci fiil olan "did" i attım ve
Ana fiil olan "come" ı Past Perfect yaptım (had come)
Şimdi de YARDIMCI FİİLİ olmayan sorulara bakalım:
Sally: "What is your teacher's name?"
Sally asked me what my teacher's name was.
Burada "is" yarımcı fiil değil ana fiildir bu nedenle "was" olarak bir derece geçmiş yapıldı ve
ÖZNEDEN SONRA
EX:
Robert: "What are you doing?"
Robert asked me what I was doing.
Burada da "are" present continuous tense'in bir parçası olduğu için aktarım cümlesinden ÇIKARMIYORUZ
ve
Özneden sonra PAST CONTINUOUS olarak yazıyoruz. (was doing)
EX:
Helen: "What have you done?"
Helen asked me what I had done.
BİR DİĞER ÖNEMLİ NOKTA OLAN
YES / NO QUESTIONS
Burda da yine soru cümlelerini düz cümleymiş gibi kuruyoruz
Ama
bu sefer araya If ya da Whether ekliyoruz
EX:
William: "Do you need help?
William asked me if I needed help.
Gördüğünüz gibi yine yardımcı fiil olan "do" yu attım ve ana fiil olan "need" i bir derece past yaptım (needed)
Özneden önce de "if" ekledim
EX:
Tom: "Did you sleep well last night?"
Tom asked me if I had slept well the night before.
Yardımcı fiil olan "did" gitti, ana fiil "sleep" bir derece past oldu (had slept)
ve Özneden önce "if" geldi
EX:
Bill: "Have you finished your homework?"
Bill asked me if I had finished my homework.
Burada "have" yardımcı fiil değil, Present Perfect Tense'in gerekli bir öğresidir.
Bu neden "have" i atmıyorum ve ana fiil olan "finished" ile birleştirip bir derece past yapıyorum (had finished)
Özneden önce de yine "if" yazıyorum.
EX:
Carol: "Will you come to the party tomorrow?"
Carol asked me if I would go to the party the following day.
B Kuru etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
B Kuru etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
16 Şubat 2013 Cumartesi
Reported Speech : Imperatives (Emir Cümleleri)
Emir Cümlelerini de aktarırken izlememiz gereken yöntemler vardır.
En önemlisi ise emir cümlelerini
He said...
She said...
ile değil de
He told me ...
She told me ...
ile kurmayı kesinlikle unutmuyoruz.
EX:
Chris: "Close the door!"
Emir cümlelerini aktarırken yapmamız gereken
önce emri veren kişiyi belirtmek ve sonra "told me" yazmak.
He told me
ya da Chris told me
sonra araya "to" eklemek
He told me to
sonra da emir cümlesini yazmak
He told me to close the door.
EĞER EMİR CÜMLESİ söyleyen kişiye yönelik iyelik sıfatları ya da zamirler içeriyorsa, BUNLARI DA değiştirmemiz gerekiyor.
Zamanla ilgili bir önceki konu başlığında yer alan değişiklikler de gerekiyorsa bunları da yapmayı unutmuyoruz.
EX:
Daniel: "Call me today."
Daniel told me to call him that day.
Gördüğünüz gibi Daniel'a ait olan "me" aktarırken "him" oldu,
"today" ise "that day" oldu.
CÜMLEDE BİZİMLE İLGİLİ iyelik sıfatları ya da zamirleri varsa bunları da değiştirmeyi unutmuyoruz.
MyTeacher: "Bring your workbook tomorrow."
My teacher told me to bring my workbook the next day.
Burada da your >> my
oldu.
NEGATIVE IMPERATIVE
EX:
Chris: "Don't close the door!"
Yine önce emri veren kişiyi belirtiyoruz ve sonra "told me" yazıyoruz
He told me
ya da Chris told me
sonra araya olumsuz olduğu için "not to" ekliyoruz
He told me not to
sonra da fiili ve geri kalan kısmı yazıyoruz
He told me not to close the door.
VE YİNE
EMİR CÜMLESİ söyleyen kişiye yönelik iyelik sıfatları ya da zamirler içeriyorsa, BUNLARI DA değiştirmemiz gerekiyor. Zamanla ilgili bir önceki konu başlığında yer alan değişiklikler de gerekiyorsa bunları da yapmayı unutmuyoruz.
CÜMLEDE BİZİMLE İLGİLİ iyelik sıfatları ya da zamirleri varsa bunları da değiştirmeyi unutmuyoruz.
EX:
Daniel: "Don't call me today."
Daniel told me not to call him that day.
-------------------------------------------------------
MyTeacher: "Don't bring your workbook tomorrow."
My teacher told me not to bring my workbook the next day.
En önemlisi ise emir cümlelerini
He said...
She said...
ile değil de
He told me ...
She told me ...
ile kurmayı kesinlikle unutmuyoruz.
EX:
Chris: "Close the door!"
Emir cümlelerini aktarırken yapmamız gereken
önce emri veren kişiyi belirtmek ve sonra "told me" yazmak.
He told me
ya da Chris told me
sonra araya "to" eklemek
He told me to
sonra da emir cümlesini yazmak
He told me to close the door.
EĞER EMİR CÜMLESİ söyleyen kişiye yönelik iyelik sıfatları ya da zamirler içeriyorsa, BUNLARI DA değiştirmemiz gerekiyor.
Zamanla ilgili bir önceki konu başlığında yer alan değişiklikler de gerekiyorsa bunları da yapmayı unutmuyoruz.
EX:
Daniel: "Call me today."
Daniel told me to call him that day.
Gördüğünüz gibi Daniel'a ait olan "me" aktarırken "him" oldu,
"today" ise "that day" oldu.
CÜMLEDE BİZİMLE İLGİLİ iyelik sıfatları ya da zamirleri varsa bunları da değiştirmeyi unutmuyoruz.
MyTeacher: "Bring your workbook tomorrow."
My teacher told me to bring my workbook the next day.
Burada da your >> my
oldu.
NEGATIVE IMPERATIVE
EX:
Chris: "Don't close the door!"
Yine önce emri veren kişiyi belirtiyoruz ve sonra "told me" yazıyoruz
He told me
ya da Chris told me
sonra araya olumsuz olduğu için "not to" ekliyoruz
He told me not to
sonra da fiili ve geri kalan kısmı yazıyoruz
He told me not to close the door.
VE YİNE
EMİR CÜMLESİ söyleyen kişiye yönelik iyelik sıfatları ya da zamirler içeriyorsa, BUNLARI DA değiştirmemiz gerekiyor. Zamanla ilgili bir önceki konu başlığında yer alan değişiklikler de gerekiyorsa bunları da yapmayı unutmuyoruz.
CÜMLEDE BİZİMLE İLGİLİ iyelik sıfatları ya da zamirleri varsa bunları da değiştirmeyi unutmuyoruz.
EX:
Daniel: "Don't call me today."
Daniel told me not to call him that day.
-------------------------------------------------------
MyTeacher: "Don't bring your workbook tomorrow."
My teacher told me not to bring my workbook the next day.
Reported Speech : Statements
Çoğunlukla bir kişinin söylediklerini başka kişilere aktarırken kullanırız.
Burada dikkat etmemiz gereken nokta aktarılacak cümleyi yani "Direct Speech" i , aktarırken Bir derece Past'ını kullanmamız.
TENSE'lere Göre Reported Speech:
Diğer önemli husus ise aktarım yaparken değiştirmemiz gereken kelimelerdir.
Şöyleki:
Orijinal cümlede "bugün" diyorsa ve biz o cümleyi başkasına ertesi gün ve ya bir kaç gün sora başkasına aktarıyorsak, hala "bugün" demeyiz. Çünkü bahsi geçen "gün" geride kalmıştır.
Bu yüzden "today" >>>> "that day" olur.
Diğer örenekler:
this >> that
these >> those
here >> there
now >> then
next year >> the following year
next Friday >> the following Friday
tomorrow >> the next day/the following day
last week >> the week before
last Christmas >> the Christmas before
yesterday >> the day before/the previous day
… days ago >> … days before
12 Şubat 2013 Salı
Present Perfect Continuous
Bu tense'i ;
1) Geçmişte başlamış ve şu ana kadar devam eden olaylarda kullanırız. Bu yapı, eylemin sürecini vurgular
EX:
I've been reading a novel (eylem henüz bitmedi)
I've read a novel (eylem bitti)
2) yakın bir zamanda bitmiş ama etkisi şuanda gözlemlenebilen eylemlerde kullanırız
EX:
A: Why are you hot? (Neden sıcakladın / terledin?)
sorusuna
B: I have been running. (koşmaktaydım)
deriz.
ama
I have run.
diyemeyiz
3) Sonucun değil eylemin önemli olduğu durumlarda kullanırız
EX:
I've been studying. (This is why I haven't seen you - bu yüzden seni görmedim)
I've finished. (Now I can see you - şimdi seni görebilirim)
4) "How long" soru kalıbı genellikle eyleme odaklanmak için kullanılır. Bu nedenle Present Perfect Continuous ile kullanılır
EX:
How long have you been saving money? (Ne zamandır para biriktirmektesin?)
(Eylem hakkında bir şeyler bilmek istiyorum)
5) "How much / How many" soru kalıpları ise sonuca odaklanmak için kullanılır. Bu nedenle Present Perfect tercih edilir
EX:
How much money have you saved? (Ne kadar para biriktirdin?)
(Sonuç hakkında bir şeyler bilmek istiyorum)
KNOW, BE, LIKE, LOVE, HATE gibi eylem değil durum bildiren fiilleri PRESENT PERFECT CONTINUOUS ile KULLANAMAYIZ!!!
1) Geçmişte başlamış ve şu ana kadar devam eden olaylarda kullanırız. Bu yapı, eylemin sürecini vurgular
EX:
I've been reading a novel (eylem henüz bitmedi)
I've read a novel (eylem bitti)
2) yakın bir zamanda bitmiş ama etkisi şuanda gözlemlenebilen eylemlerde kullanırız
EX:
A: Why are you hot? (Neden sıcakladın / terledin?)
sorusuna
B: I have been running. (koşmaktaydım)
deriz.
ama
I have run.
diyemeyiz
3) Sonucun değil eylemin önemli olduğu durumlarda kullanırız
EX:
I've been studying. (This is why I haven't seen you - bu yüzden seni görmedim)
I've finished. (Now I can see you - şimdi seni görebilirim)
4) "How long" soru kalıbı genellikle eyleme odaklanmak için kullanılır. Bu nedenle Present Perfect Continuous ile kullanılır
EX:
How long have you been saving money? (Ne zamandır para biriktirmektesin?)
(Eylem hakkında bir şeyler bilmek istiyorum)
5) "How much / How many" soru kalıpları ise sonuca odaklanmak için kullanılır. Bu nedenle Present Perfect tercih edilir
EX:
How much money have you saved? (Ne kadar para biriktirdin?)
(Sonuç hakkında bir şeyler bilmek istiyorum)
KNOW, BE, LIKE, LOVE, HATE gibi eylem değil durum bildiren fiilleri PRESENT PERFECT CONTINUOUS ile KULLANAMAYIZ!!!
11 Şubat 2013 Pazartesi
as ... as / not as ... as
İki kişiyi, nesneyi ya da mekanı kıyaslarken
ve bu ikisi birbiriyle aynı derecede sıfatlara sahipse
as ... (adjective) ... as kullanırız.
ŞÖYLE Kİ:
*Maths is not more difficult than Physics. They are the same.
cümlesini
Maths is as difficult as Physics. (Matematik Fizik kadar zordur.)
şeklinde de ifade edebiliriz.
AMA
biri diğeriyle aynı derecede değilse
not ... (adjective) ... as kullanırız.
*Geography is more difficult than History.
cümlesini
History is not as difficult as Geography. (Tarih Coğrafya kadar zor değil)
Geography is not as easy as History. (Coğrafya Tarih kadar kolay değil)
şeklinde de ifade edebiliriz.
ve bu ikisi birbiriyle aynı derecede sıfatlara sahipse
as ... (adjective) ... as kullanırız.
ŞÖYLE Kİ:
*Maths is not more difficult than Physics. They are the same.
cümlesini
Maths is as difficult as Physics. (Matematik Fizik kadar zordur.)
şeklinde de ifade edebiliriz.
AMA
biri diğeriyle aynı derecede değilse
not ... (adjective) ... as kullanırız.
*Geography is more difficult than History.
cümlesini
History is not as difficult as Geography. (Tarih Coğrafya kadar zor değil)
Geography is not as easy as History. (Coğrafya Tarih kadar kolay değil)
şeklinde de ifade edebiliriz.
Future possibility
Gelecekte gerçekleşecek eylemlerin ne derece muhtemel olduğunu ifade ederken seçtiğimiz bazı zarflar ve kalıplar ve bunların da kullanım koşulları vardır.
Bu zarflar:
definitely
certainly
probably
dir ve
bu zarflarla sadece "will" ya da "won't" kullanabiliriz.
"will" bu zarflardan önce, "won't" ise sonra kullanılır.
EX:
I will definitely go.
I will certainly go.
I will probably stay.
I definitely won't go.
I certainly won't go.
I probably won't go.
diğer kalıplar ise:
may
might
could
bu kalıpları eylemin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinden emin olmadığımız zaman kullanırız.
"could" kalıbını olumsuz yapıda KULLANAMAYIZ.
Alice may meet us later for dinner.
The store might be closed.
They could choose this house.
Alice may not meet us later for dinner.
The store might not be open.
Bu zarflar:
definitely
certainly
probably
dir ve
bu zarflarla sadece "will" ya da "won't" kullanabiliriz.
"will" bu zarflardan önce, "won't" ise sonra kullanılır.
EX:
I will definitely go.
I will certainly go.
I will probably stay.
I definitely won't go.
I certainly won't go.
I probably won't go.
diğer kalıplar ise:
may
might
could
bu kalıpları eylemin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinden emin olmadığımız zaman kullanırız.
"could" kalıbını olumsuz yapıda KULLANAMAYIZ.
Alice may meet us later for dinner.
The store might be closed.
They could choose this house.
Alice may not meet us later for dinner.
The store might not be open.
Past Continuous Tense
*Geçmişte belirgin bir zamanda olan ve çoğunlukla süreç gerektiren eylemlerde kullanılır.
EX: What were you doing at 10 o'clock last night?
*Sıklıkla hikayelerin başında durumu açıklamak için kullanılır.
EX: It all happened last year. I was staying by the sea with friends.
*Eğer Past Contiuous ve Simple Past tense'leri aynı cümlede kullanılacaksa, Past Continuous tense'i daha uzun sürede gerçekleşen, arka plan eylemi olarak kullanırız. Simple Past ı ise Past Continuous ile ifade edilen arka plan eylemini bölen eylemi ifade ederken kullanırız.
EX: I was walking through the park when the storm began.
While I was walking through the park, the storm began.
When I was walking through the park, the storm began.
EX: What were you doing at 10 o'clock last night?
*Sıklıkla hikayelerin başında durumu açıklamak için kullanılır.
EX: It all happened last year. I was staying by the sea with friends.
*Eğer Past Contiuous ve Simple Past tense'leri aynı cümlede kullanılacaksa, Past Continuous tense'i daha uzun sürede gerçekleşen, arka plan eylemi olarak kullanırız. Simple Past ı ise Past Continuous ile ifade edilen arka plan eylemini bölen eylemi ifade ederken kullanırız.
EX: I was walking through the park when the storm began.
While I was walking through the park, the storm began.
When I was walking through the park, the storm began.
10 Şubat 2013 Pazar
Past Perfect
Geçmişte yaşanan iki olaydan ilkini anlatırken kullanılır. İkinci
olay ise Simple Past ile ifade edilir. Genellikle “By
the time” , “before” , “after” gibi ifadeler ile kullanılır.
EX:
·
By the time I arrived at the station, the train
had already left. [istasyona
vardığımda tren çoktan kalkmıştı]
(Burada ilk olay trenin çoktan kalkmış
olması. İkinci olay ise benim istasyona varmam. Dolayısıyle; trenin kalkması
Past Perfect, benim varmam Simple Past olur.)
·
Before my mother came, I had finished my
homework. [Annem gelmeden
önce ödevimi bitirmiştim]
·
After I had done shopping, I met with Robert [Alışveriş yaptıktan sonra Robert ile
buluştum]
OLUMLU YAPI:
I / You / He / She / It / We / They > had >
Past Participle (V3)
OLUMSUZ YAPI:
I / You / He / She / It / We / They > hadn’t >
Past Participle (V3)
SORU:
Had
> I / You / He / She / It
/ We / They > Past
Participle (V3) > ?
KISA CEVAP:
Yes,
I / You / He / She / It / We / They
> had.
No,
I / You / He / She / It / We / They
> hadn’t.
Passive Voice
Türkçeden de bildiğimiz gibi EDİLGEN
YAPIdır. Yani işi yapandan çok yapılan işin
önemli olduğu durumlarda kullanılır.
They produce these cars in Izmit
(Onlar Izmitte bu arabaları üretirler)
Demek yerine
These cars are produced in Izmıt
(bu arabalar İzmitte üretilir)
Demeyi tercih ederiz.
Yani “active” cümledeki
nesneyi alıyoruz.
“passive” cümlenin en başına yani
özne konumuna getiriyoruz.
Sonra öznenin durumuna göre
“am-is-are” ekleyip
“active” cümledeki fiilin de “3. Halini” yazıyoruz
Ve böylece passive cümle yapmış oluyoruz.
ACTIVE: Özne +
fiil + nesne
İken
PASSIVE: nesne +
am/is/are + V3
Oluyor.
Ex:
They collect a lot of money for charity
A lot of money is collected for charity
EX:
1) What food / France / know / for
What
food is France known for?
2) Where / these bags / produce
Where are these bags produced?
3) Skyscrapers / build / a famous
building company
Skyscrapers are built by a famous
building company
4) Delicious food / cook / this
restaurant
Delicious food is cooked in this
restaurant
5) People / make / beautiful clothes /
this shop
Beautiful clothes are made in
this shop.
PASSIVE VOICE in the PAST (Geçmiş Zamanda Passive)
Tıpkı geniş zaman gibi geçmiş zamanda da format aynıdır. Ama bu sefer özneye göre "am/is/are" yazmak yerine "was/were"
yazıyoruz.
EX:
This book was written by Tolstoy.
The thieves were caught by the police.
PASSIVE VOICE in the PAST (Geçmiş Zamanda Passive)
Tıpkı geniş zaman gibi geçmiş zamanda da format aynıdır. Ama bu sefer özneye göre "am/is/are" yazmak yerine "was/were"
yazıyoruz.
EX:
This book was written by Tolstoy.
The thieves were caught by the police.
So that / in order to / to / in order not to / not to
·
I
leave home early so that I am not late for school.
·
I
leave home early in order not to
be late for school.
·
I
leave home early not to be late for school.
BU
CÜMLELERİN HEPSİ “OKULA GEÇ KALMAYAYIM DİYE EVDEN ERKEN ÇIKTIM” anlamında
kullanılmıştır.
·
I
eat fruits so that I can feel well.
·
I
eat fruits so that I feel well.
·
I
eat fruits in order to feel well.
·
I
eat fruits to feel well.
BU
CÜMLELERİN HEPSİ “İYİ HİSSEDEYİM DİYE MEYVE YERİM” anlamında kullanılmıştır.
·
I
eat fruits because they make me feel well. (çünkü)
“MEYVE YERİM ÇÜNKÜ ONLAR
BENİ İYİ HİSSETTİRİR”
·
I
stayed at home because it was rainy. (çünkü)
·
It
was rainy so I stayed at home (bu yüzden)
Gerund / Infinitive
Bazı fiiller kendilerinden sonra başka bir fiil
kullanıldığı zaman, kendilerinden sonra kullanılacak bu fiilerin hangi formatta
olacağına karar verirler
ŞÖYLE Kİ:
‘Avoid’ fiili der ki:
“benden sonra kullanacağın fiil –ing almak zorunda”
EX:
I avoid living alone.
‘Decide’ fiili ise der ki:
“benden sonra kullanacağın fiil ile benim arama
–to- koymak zorundasın”
EX:
I decided to have a new job
Tek yapmaniz gereken kitabinizda da yer alan
GERUND isteyen
Ya da INFINITIVE isteyen fiiler
nelermiş bakmak ve bunları ezberlemek.!!!!!!!!!
If clause (Type 1) ya da (Real Conditional)
Bazı koşullar
sağlandığında ya da sağlanmadığında yakın gelecekte neler olabileceğine dair
çıkarımlar yaptığımızda kullanırız.
EĞER ÇOK ÇALIŞIRSAN,
SINAVI GEÇECEKSİN
If you study hard, you
will pass the exam
EĞER ÇALIŞMAZSAN,
BAŞARISIZ OLACAKSIN
If you don’t study hard,
you will fail in the exam.
If +
present simple, will
If içeren cümle bittiği anda virgule koymayı
unutmuyoruz!
If you study hard, you will pass the exam
Ama IF içeren cümle ikinci kısıma yazılacaksa
IF den once virgule koymuyoruz!
You will pass the exam if you study hard.
EX:
If you don’t have enough money, you won’t be
able to buy this house.
AYRICA; if içeren cümleden sonraki cümlede "can" ve "should" da kullanabiliriz.
If you study hard, you can pass the exam (Eğer sıkı çalışırsan, sınavı geçebilirsin)
If you want to pass the exam, you should study hard (Eğer sınavı geçmek istiyorsan, sıkı çalışmalısın)
should / can / have to / must (Modals of Obligation and Prohibition)
Should: tavsiye, öneri, “it is a good idea”
Shouldn’t : tavsiye etmememek, önermemek “ it is not a good idea”
“it is a bad idea”
Can : izin “it is possible for you”
Can't: izin vermemek “it is not possible for you” "you are not allowed" "it is not allowed"
Have to : zorunluluk “ you need to” “it is necessary for you”
Don’t have to : zorunluluğun ortadan kalkması.
Yapıp yapmamak sana kalmış “ it is not necessary” “you don’t need to”
Must: zorunluluk (çoğunlukla kişinin kendi isteğiyle oluşturduğu zorunluluk "I need to” “it is necessary for me”
Mustn't: izin vermemek (can't ile aynı anlamda) “it is not possible for you” "you are not allowed" "it is not allowed"
Must: zorunluluk (çoğunlukla kişinin kendi isteğiyle oluşturduğu zorunluluk "I need to” “it is necessary for me”
Mustn't: izin vermemek (can't ile aynı anlamda) “it is not possible for you” "you are not allowed" "it is not allowed"
EX:
1.
It
is a good idea to stay at home when you are ill.
You
should stay at home when you are ill.
2.
It
isn’t a good idea to walk in the rain without your umbrella.
You
shouldn’t walk in the rain without your umbrella
3.
Is
it possible for me to eat in the classroom?
Can I
eat in the classroom?
4.
It
isn’t possible for you to go out at night.
You
can’t go out at night.
You mustn't go out at night
You mustn't go out at night
5.
It
is necessary for you to finish your work today.
You
have to finish your work today.
6.
It
isn’t necessary to wear a uniform at this school.
You
don’t have to wear a uniform at this school.
7. It is necessary for me to stop smoking.
I must stop smoking.
7. It is necessary for me to stop smoking.
I must stop smoking.
Indirect Questions
Soru sorarken kibar
olmak için sorularımızı dolaylı olarak sormamız gerektiğinde, kullandığımız
bazı kalıplar vardır:
Could you tell me….
Do you know ….
EX:
Where is the
post office?
Could you
tell me where the
post office is?
How old is your
mother?
Do you know how old your mother is?
When are the
next concerts?
Could you
tell me when the
next concerts are?
Görüldüğü gibi dolaylı soru yaptığımızda AM / IS / ARE FİİLLERİni
özneden önce değil SONRA YAZARIZ.
Bir diğer önemli nokta
is şudur:
EX:
Where do you live?
Could you tell me where
you live?
What kind of movies does she
like?
Do you know what kind of
movies she likes?
Bu
sorularda ise DO
/ DOES yardımcı fiillerini kaldırdık ve WH- kelimesinden sonraasını DÜZ CÜMLE
gibi düzenledik.
Yani
DOES
gitti ama LIKE
fiilinin öznesi SHE
olduğu için –s
takısı geldi. LIKES
oldu
YES
/ NO Question için ise durum biraz farklı:
EX:
Does
she like horror films?
Could
you tell me if she likes horror films?
Do
you live in Istanbul?
Could
you tell me whether you live in Istanbul?
YES
/ NO soru tiplerinde de Could you tell me… ya da
Do you know … soru kalıplarından sonra IF ya da WHETHER
ekliyoruz. Sonra DO / DOES gibi yardımcı fiilleri kaldırıyoruz ve sorunun geri
kalanını DÜZCÜMLE gibi yazıyoruz.
Yani
DOES
gitti ama LIKE
fiilinin öznesi SHE
olduğu için –s
takısı geldi. LIKES
oldu
Uses of Like
Like
fiilini 5 farklı amaç için kullanabiliriz
Beğenmek ya
da keyif almak [ENJOY] : like
Istemek
[WANT] : would
like
Birinin dış
görünüşünü sorarken [APPEARANCE]: look like
Birinin
kişilik özelliklerini sorarken [CHARACTERISTICS]: be like
… gibi
kokuyor/tadıyor/hissettiriyor [THE SAME AS] : smell like / taste like / feel like
EX:
1) Your mother – appearence - ?
What does your mother look like? She
is tall and slim.
2) Your boss – characteristic - ?
What is your boss like? He
is determined and ambitious.
3) James – enjoy – swim
James likes swimming.
4) I – want – eat hamburger
I would like to eat hamburger.
5) Carol – enjoy – run - ?
Does Carol like running? Yes,
she does. / No, she doesn’t
6) You – want – have ice cream?
Would you like to have ice
cream? Yes,
please. / No, thanks.
7) Soup – the same as – onion
This soup tastes like onion.
This soup smells like onion.
Relative Clauses
Ortak noktası olan iki cümleyi birleştirirken aynı kelimeyi iki kere
tekrar etmek yerine ya da iki ayrı cümle yazmak yerine, tek bir cümle olarak
birleştiririz. İkinci cümledeki tekrar eden kelimeyi atar ve yerine :
Kişilerde : -who- ya da –that
Nesnelerde/hayvanlarda: -which- ya da –that-
Yerlerde/mekanlarda: -where-
KULLANIRIZ
EX:
Jane is a doctor. She works
at the Central Hospital
Jane is a doctor who works at the Central Hospital
(Hem Jane i hem she yi içeren iki cümleyi –who- kullanarak tek cümle
haline getirdik)
EX:
Knife is a thing. You use
it for chopping the onions.
Knife is the thing which you use for chopping the
onions.
EX:
This is a hotel. I
stayed here last summer.
This is the hotel where I stayed last summer.
EX:
Stuff/milk/cake/make/use/you
Kelimelerinden anlamlı bir cümle yapmamız
gerekirse:
Milk is the stuff that (which) you use for making cakes (a
cake)
Superlative
2den fazla kişi, nesne,
mekan kıyaslanırken kullanılır. İçlerinden birinin, diğer hepsinden
“en … “
olduğunu ifade etmiş oluruz.
EX: Hasan, Mustafa and Çağlar are friends.
Hasan is the tallest of them.
BMW
is the most expensive car in this garage.
Comparative
2 kişi, 2 nesne, 2 mekan kıyaslanırken
kullanılır. Birinin diğerinden “daha … “
olduğunu ifade etmiş oluruz.
EX: Hasan is taller than Mustafa.
BMW
is more expensive than Renault
İki şeyi, kişiyi ya da
mekanı kıyaslarken arada çok az fark varsa “a little bit” + comparative adjective kullanılır.
Ahmet : 170 cm
Mehmet: 173 cm
Mehmet is a little bit taller than Ahmet.
(Mehmet, Ahmet’ten çok az uzundur)
Hamburger: £ 1,80
Pizza: £ 2,00
Pizza is a little bit more expensive than hamburger
İki şeyi, kişiyi ya da
mekanı kıyaslarken arada fazla fark varsa “much” + comparative adjective kullanılır.
Veli: 150 cm
Ali: 200 cm
Ali is much taller than Veli
(Ali, Veli’den çok daha uzun)
Chicken: £ 1,20
Beef: £ 10,00
Beef is much more expensive than chicken.
3 Şubat 2013 Pazar
Present Perfect Tense
·
Olayın gerçekleşme zamanından çok olayın
kendisinin önemli olduğu Olayları,
·
Yakın bir zamanda olmuş ama etkisi hale devam eden
Olayları,
·
Henüz tamamlanmamış Olayları,
·
Deneyimleri (life-time experience)
ifade
ederken kullanırız
TIME EXPRESSIONS: recently, lately, so far,
ever, just, yet, already, for , since
OLUMLU YAPI:
I / you / we / they ------- have ----------- finished (Verb3)
He / she / it -------------------has
--------------- finished (Verb3)
OLUMSUZ YAPI:
I / you / we / they ------- haven’t ----------- finished
(Verb3)
He / she / it -------------------hasn’t
--------------- finished (Verb3)
SORU:
Have-------
I / you / we / they
----------- finished (Verb3)?
Has -------------------He / she / it
--------------- finished (Verb3)?
KISA CEVAP:
Yes, ------------I /you / we / they
-------------- have.
No, ------------I /you / we / they
-------------- haven’t.
Yes, ------------he /she / it -------------- has
No, ------------he /she / it -------------- hasn’t
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)