Sayfalar

18 Şubat 2013 Pazartesi

Unreal Conditional (If Clause Type -2)

Şu anda (present zamanda) gerçek olmayan, hayal ürünü durumlar için kullanılır.

"Şöyle olsaydı, böyle olurdu" kalıbı olarak da kodlanabilir.

Klişe bir soru olan "Issız bir adaya düşseydin, yanına alacağın üç şey ne olurdu?" (What three things would you take with you, if you were on a deserted island?) sorusu bu yapının en akılda kalıcı örneklerindendir.

ya da "Çok param olsa, ev alırdım." (If I had a lot of money, I would buy a house.)

Yukarıdaki örneklerdeki her iki durum da şu anda olmayan durumları ifade eder. 
Yani şu an ıssız adada değiliz, şu an çok paramız yok.

Cümle yapısı ise;

If + simple past , ... would / wouldn't + V1

ya da

... would / wouldn't + V1 if + simple past

EX:

If I lived in a village, I would be happy.

I would cry if I broke my leg.

I were very rich, I would live in Miami.

Who would you call, if you were in trouble?





16 Şubat 2013 Cumartesi

Reported Speech: Questions

Soru cümlelerini aktarırken yapıyı düz cümledeki gibi kuruyoruz.

ÖNCELİKLE WH- soru tiplerine bakalım

Burada dikkat etmemiz gereken nokta YARDIMCI FİİLLER

Mike: "What do you want"

Bu bir soru olduğu için reported speech'e

Mike asked me ...

diye başlamayı unutmuyoruz!

Mike asked me what I wanted

gördüğünüz gibi yardımcı fiil olan "do" yu kullanmadım ve ana fiili de

-soru kalıbı geniş zaman olduğu için- Geçmiş Zamanda kullandım. (wanted)

Bir kaç örnek daha yapalım:

EX:

Dan : "What do you do on Sundays?"

Dan asked me what I did on Sundays

Burada da ilk "do" geniş zamanın yardımcı fiili olan "do"

İkinci "do" ise ana fiilim.

Bu nedenle ilk "do" yu attım

İkinci "do" yu geçmiş zamanı yani V2 yaptım (did)

EX:

Sam: "What time did you come home?"

Sam asked me what time I had come home.

Yine yardımci fiil olan "did" i attım ve

Ana fiil olan "come" ı Past Perfect yaptım (had come)

Şimdi de YARDIMCI FİİLİ olmayan sorulara bakalım:

Sally: "What is your teacher's name?"

Sally asked me what my teacher's name was.

Burada "is" yarımcı fiil değil ana fiildir bu nedenle "was" olarak bir derece geçmiş yapıldı ve

ÖZNEDEN SONRA

EX:

Robert: "What are you doing?"

Robert asked me what I was doing.

Burada da "are" present continuous tense'in bir parçası olduğu için aktarım cümlesinden ÇIKARMIYORUZ

ve

Özneden sonra PAST CONTINUOUS olarak yazıyoruz. (was doing)

EX:

Helen: "What have you done?"

Helen asked me what I had done.



BİR DİĞER ÖNEMLİ NOKTA OLAN

YES / NO QUESTIONS 

Burda da yine soru cümlelerini düz cümleymiş gibi kuruyoruz

Ama

bu sefer araya If ya da Whether ekliyoruz

EX:

William: "Do you need help?

William asked me if I needed help.

Gördüğünüz gibi yine yardımcı fiil olan "do" yu attım ve ana fiil olan "need" i bir derece past yaptım (needed)

Özneden önce de "if" ekledim

EX:

Tom: "Did you sleep well last night?"

Tom asked me if I had slept well the night before.

Yardımcı fiil olan "did" gitti, ana fiil "sleep" bir derece past oldu (had slept)

ve Özneden önce "if" geldi

EX:

Bill: "Have you finished your homework?"

Bill asked me if I had finished my homework.

Burada "have" yardımcı fiil değil, Present Perfect Tense'in gerekli bir öğresidir.

Bu neden "have" i atmıyorum ve ana fiil olan "finished" ile birleştirip bir derece past yapıyorum (had finished)

Özneden önce de yine "if" yazıyorum.

EX:

Carol: "Will you come to the party tomorrow?"

Carol asked me if I would go to the party the following day.






Reported Speech : Imperatives (Emir Cümleleri)

Emir Cümlelerini de aktarırken izlememiz gereken yöntemler vardır.

En önemlisi ise emir cümlelerini

He said...
She said...

ile değil de

He told me ...
She told me ...

ile kurmayı kesinlikle unutmuyoruz.

EX:

Chris: "Close the door!"

Emir cümlelerini aktarırken yapmamız gereken

önce emri veren kişiyi belirtmek ve sonra "told me" yazmak.

He told me
ya da Chris told me

sonra araya "to" eklemek

He told me to

sonra da emir cümlesini yazmak

He told me to close the door.

EĞER EMİR CÜMLESİ söyleyen kişiye yönelik  iyelik sıfatları ya da zamirler içeriyorsa, BUNLARI DA değiştirmemiz gerekiyor. 

Zamanla ilgili bir önceki konu başlığında yer alan değişiklikler de gerekiyorsa bunları da yapmayı unutmuyoruz.

EX:

Daniel: "Call me today."

Daniel told me to call him that day.

Gördüğünüz gibi Daniel'a ait olan "me" aktarırken "him" oldu,
"today" ise "that day" oldu.

CÜMLEDE BİZİMLE İLGİLİ iyelik sıfatları ya da zamirleri varsa bunları da değiştirmeyi unutmuyoruz.

MyTeacher: "Bring your workbook tomorrow."

My teacher told me to bring my workbook the next day.

Burada da your >> my 
oldu.

NEGATIVE IMPERATIVE


EX:

Chris: "Don't close the door!"

Yine önce emri veren kişiyi belirtiyoruz ve sonra "told me" yazıyoruz

He told me
ya da Chris told me

sonra araya olumsuz olduğu için  "not to" ekliyoruz

He told me not to

sonra da fiili ve geri kalan kısmı yazıyoruz

He told me not to close the door.


VE YİNE


EMİR CÜMLESİ söyleyen kişiye yönelik  iyelik sıfatları ya da zamirler içeriyorsa, BUNLARI DA değiştirmemiz gerekiyor. Zamanla ilgili bir önceki konu başlığında yer alan değişiklikler de gerekiyorsa bunları da yapmayı unutmuyoruz.

CÜMLEDE BİZİMLE İLGİLİ iyelik sıfatları ya da zamirleri varsa bunları da değiştirmeyi unutmuyoruz.


EX:


Daniel: "Don't call me today."

Daniel told me not to call him that day.

-------------------------------------------------------


MyTeacher: "Don't bring your workbook tomorrow."

My teacher told me not to bring my workbook the next day.






Reported Speech : Statements

Çoğunlukla bir kişinin söylediklerini başka kişilere aktarırken kullanırız. 

Burada dikkat etmemiz gereken nokta aktarılacak cümleyi yani "Direct Speech" i , aktarırken Bir derece Past'ını kullanmamız. 

TENSE'lere Göre Reported Speech:



Diğer önemli husus ise aktarım yaparken değiştirmemiz gereken kelimelerdir.

Şöyleki:

Orijinal cümlede "bugün" diyorsa ve biz o cümleyi başkasına ertesi gün ve ya bir kaç gün sora başkasına aktarıyorsak, hala "bugün" demeyiz. Çünkü bahsi geçen "gün" geride kalmıştır.

Bu yüzden "today" >>>> "that day" olur.

Diğer örenekler:

this >> that

these >> those

here >> there

now >> then

next year >> the following year

next Friday >> the following Friday

tomorrow >> the next day/the following day

last week >> the week before

last Christmas >> the Christmas before

yesterday >> the day before/the previous day

… days ago >> … days before




12 Şubat 2013 Salı

Present Perfect Continuous

Bu tense'i ;

1) Geçmişte başlamış ve şu ana kadar devam eden olaylarda kullanırız. Bu yapı, eylemin sürecini vurgular

EX:

I've been reading a novel (eylem henüz bitmedi)

I've read a novel (eylem bitti)

2) yakın bir zamanda bitmiş ama etkisi şuanda gözlemlenebilen eylemlerde kullanırız

EX:

A: Why are you hot? (Neden sıcakladın / terledin?)

sorusuna

B: I have been running. (koşmaktaydım)

deriz.

ama

I have run.

diyemeyiz

3) Sonucun değil eylemin önemli olduğu durumlarda kullanırız

EX:

I've been studying. (This is why I haven't seen you - bu yüzden seni görmedim)

I've finished. (Now I can see you - şimdi seni görebilirim)

4) "How long" soru kalıbı genellikle eyleme odaklanmak için kullanılır. Bu nedenle Present Perfect Continuous ile kullanılır

EX:

How long have you been saving money? (Ne zamandır para biriktirmektesin?)
(Eylem hakkında bir şeyler bilmek istiyorum)

5) "How much / How many" soru kalıpları ise sonuca odaklanmak için kullanılır. Bu nedenle Present Perfect tercih edilir

EX:

How much money have you saved? (Ne kadar para biriktirdin?)
(Sonuç hakkında bir şeyler bilmek istiyorum)


KNOW, BE, LIKE, LOVE, HATE gibi eylem değil durum bildiren fiilleri PRESENT PERFECT CONTINUOUS ile KULLANAMAYIZ!!!


11 Şubat 2013 Pazartesi

as ... as / not as ... as

İki kişiyi, nesneyi ya da mekanı kıyaslarken

ve bu ikisi birbiriyle aynı derecede sıfatlara sahipse

as ... (adjective) ... as                 kullanırız.

ŞÖYLE Kİ:

*Maths is not more difficult than Physics. They are the same.

cümlesini

Maths is as difficult as Physics. (Matematik Fizik kadar zordur.)

şeklinde de ifade edebiliriz.


AMA

biri diğeriyle aynı derecede değilse
 not ... (adjective) ... as                   kullanırız.

*Geography is more difficult than History.

cümlesini

History is not as difficult as Geography. (Tarih Coğrafya kadar zor değil)

Geography is not as easy as History. (Coğrafya Tarih kadar kolay değil)

şeklinde de ifade edebiliriz.






Future possibility

Gelecekte gerçekleşecek eylemlerin ne derece muhtemel olduğunu ifade ederken seçtiğimiz bazı zarflar ve kalıplar ve bunların da kullanım koşulları vardır.

Bu zarflar:

definitely
certainly
probably

dir ve 
bu zarflarla sadece "will" ya da "won't" kullanabiliriz.

"will" bu zarflardan önce, "won't" ise sonra kullanılır.

EX: 

I will definitely go.
I will certainly go.
I will probably stay.

I definitely won't go.
I certainly won't go.
I probably won't go.



diğer kalıplar ise:


may
might
could

bu kalıpları eylemin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinden emin olmadığımız zaman kullanırız.
"could" kalıbını olumsuz yapıda KULLANAMAYIZ.

Alice may meet us later for dinner.
The store might be closed.
They could choose this house.

Alice may not meet us later for dinner.
The store might not be open.



Past Continuous Tense

*Geçmişte belirgin bir zamanda olan ve çoğunlukla süreç gerektiren eylemlerde kullanılır.

EX: What were you doing at 10 o'clock last night?


*Sıklıkla hikayelerin başında durumu açıklamak için  kullanılır.

EX: It all happened last year. I was staying by the sea with friends.

*Eğer Past Contiuous ve Simple Past tense'leri aynı cümlede kullanılacaksa, Past Continuous tense'i daha uzun sürede gerçekleşen, arka plan eylemi olarak kullanırız. Simple Past ı ise Past Continuous ile ifade edilen arka plan eylemini bölen eylemi ifade ederken kullanırız.

EX: I was walking through the park when the storm began.
       While I was walking through the park, the storm began.
       When I was walking through the park, the storm began.

10 Şubat 2013 Pazar

Past Perfect


Geçmişte yaşanan iki olaydan ilkini anlatırken kullanılır. İkinci olay ise Simple Past ile ifade edilir. Genellikle “By the time” , “before” , “after” gibi ifadeler ile kullanılır.

EX:
·         By the time I arrived at the station, the train had already left. [istasyona vardığımda tren çoktan kalkmıştı]

(Burada ilk olay trenin çoktan kalkmış olması. İkinci olay ise benim istasyona varmam. Dolayısıyle; trenin kalkması Past Perfect, benim varmam Simple Past olur.)

·         Before my mother came, I had finished my homework. [Annem gelmeden önce ödevimi bitirmiştim]

·         After I had done shopping, I met with Robert [Alışveriş yaptıktan sonra Robert ile buluştum]

OLUMLU YAPI:
I / You / He / She / It / We / They       >           had         >                   Past Participle (V3)

OLUMSUZ YAPI:
I / You / He / She / It / We / They       >           hadn’t         >             Past Participle (V3)

SORU:
Had         >                       I / You / He / She / It / We / They       >            Past Participle (V3)   > ?

KISA CEVAP:
Yes, I / You / He / She / It / We / They       >           had.
No, I / You / He / She / It / We / They       >           hadn’t.

Passive Voice


Türkçeden de bildiğimiz gibi EDİLGEN YAPIdır. Yani işi yapandan çok yapılan işin önemli olduğu durumlarda kullanılır.

They produce these cars in Izmit
(Onlar Izmitte bu arabaları üretirler)

Demek yerine

These cars are produced in Izmıt
(bu arabalar İzmitte üretilir)
Demeyi tercih ederiz.

Yani “active” cümledeki nesneyi alıyoruz.
“passive” cümlenin en başına yani özne konumuna getiriyoruz.
Sonra öznenin durumuna göre “am-is-are” ekleyip
“active” cümledeki fiilin de “3. Halini” yazıyoruz
Ve böylece passive cümle yapmış oluyoruz.

ACTIVE: Özne + fiil + nesne

İken

PASSIVE: nesne + am/is/are + V3

Oluyor.



Ex:
They collect a lot of money for charity
A lot of money is collected for charity

EX:
1)      What food / France / know / for    
                What food is France known for?
2)      Where / these bags / produce
Where are these bags produced?
3)      Skyscrapers / build / a famous building company
Skyscrapers are built by a famous building company
4)      Delicious food / cook / this restaurant
Delicious food is cooked in this restaurant
5)      People / make / beautiful clothes / this shop
Beautiful clothes are made in this shop.



PASSIVE VOICE in the PAST (Geçmiş Zamanda Passive)

Tıpkı geniş zaman gibi geçmiş zamanda da format aynıdır. Ama bu sefer özneye göre "am/is/are" yazmak yerine "was/were"
yazıyoruz.

EX:

This book was written by Tolstoy.

The thieves were caught by the police.


So that / in order to / to / in order not to / not to


·         I leave home early so that I am not late for school.

·         I leave home early in order not to be late for school.

·         I leave home early not to be late for school.


BU CÜMLELERİN HEPSİ “OKULA GEÇ KALMAYAYIM DİYE EVDEN ERKEN ÇIKTIM” anlamında kullanılmıştır.


·         I eat fruits so that    I can feel well.

·         I eat fruits so that    I feel well.

·         I eat fruits in order to     feel well.

·         I eat fruits to feel well.


BU CÜMLELERİN HEPSİ “İYİ HİSSEDEYİM DİYE MEYVE YERİM” anlamında kullanılmıştır.

·         I eat fruits because     they make me feel well. (çünkü)
“MEYVE YERİM ÇÜNKÜ ONLAR BENİ İYİ HİSSETTİRİR”

·         I stayed at home because    it was rainy. (çünkü)

·         It was rainy so    I stayed at home (bu yüzden)

Gerund / Infinitive


Bazı fiiller kendilerinden sonra başka bir fiil kullanıldığı zaman, kendilerinden sonra kullanılacak bu fiilerin hangi formatta olacağına karar verirler

ŞÖYLE Kİ:
‘Avoid’ fiili der ki:
“benden sonra kullanacağın fiil –ing almak zorunda”
EX:
I avoid living alone.

‘Decide’ fiili ise der ki:
“benden sonra kullanacağın fiil ile benim arama –to- koymak zorundasın”
EX:
I decided to have a new job

Tek yapmaniz gereken kitabinizda da yer alan GERUND isteyen
Ya da INFINITIVE  isteyen fiiler nelermiş bakmak ve bunları ezberlemek.!!!!!!!!!

If clause (Type 1) ya da (Real Conditional)


Bazı koşullar sağlandığında ya da sağlanmadığında yakın gelecekte neler olabileceğine dair çıkarımlar yaptığımızda kullanırız.

EĞER ÇOK ÇALIŞIRSAN, SINAVI GEÇECEKSİN
If you study hard, you will pass the exam


EĞER ÇALIŞMAZSAN, BAŞARISIZ OLACAKSIN
If you don’t study hard, you will fail in the exam.

Ifpresent simple, will
If içeren cümle bittiği anda virgule koymayı unutmuyoruz!
If you study hard, you will pass the exam

Ama IF içeren cümle ikinci kısıma yazılacaksa IF den once virgule koymuyoruz!
You will pass the exam if you study hard.

EX:
If you don’t have enough money, you won’t be able to buy this house.

AYRICA; if içeren cümleden sonraki cümlede "can" ve "should" da kullanabiliriz.

If you study hard, you can pass the exam (Eğer sıkı çalışırsan, sınavı geçebilirsin)

If you want to pass the exam, you should study hard (Eğer sınavı geçmek istiyorsan, sıkı çalışmalısın)



should / can / have to / must (Modals of Obligation and Prohibition)


Should: tavsiye, öneri, “it is a good idea
Shouldn’t : tavsiye etmememek, önermemek “ it is not a good idea” “it is a bad idea”
Can : izin “it is possible for you”
Can't: izin vermemek “it is not possible for you” "you are not allowed" "it is not allowed"
Have to : zorunluluk “ you need to” “it is necessary for you
Don’t have to : zorunluluğun ortadan kalkması. Yapıp yapmamak sana kalmış “ it is not necessary” “you don’t need to”
Must: zorunluluk (çoğunlukla kişinin kendi isteğiyle oluşturduğu zorunluluk "I need to” “it is necessary for me
Mustn't: izin vermemek (can't ile aynı anlamda) it is not possible for you” "you are not allowed" "it is not allowed"

EX:
1.       It is a good idea to stay at home when you are ill.
You should stay at home when you are ill.

2.       It isn’t a good idea to walk in the rain without your umbrella.
You shouldn’t walk in the rain without your umbrella

3.       Is it possible for me to eat in the classroom?
Can I eat in the classroom?

4.       It isn’t possible for you to go out at night.
You can’t go out at night.
You mustn't go out at night

5.       It is necessary for you to finish your work today.
You have to finish your work today.

6.       It isn’t necessary to wear a uniform at this school.
You don’t have to wear a uniform at this school.

7.       It is necessary for me to stop smoking. 
I must stop smoking.

Indirect Questions


Soru sorarken kibar olmak için sorularımızı dolaylı olarak sormamız gerektiğinde, kullandığımız bazı kalıplar vardır:

Could you tell me….
Do you know ….

EX:
Where is the post office?
Could you tell me where the post office is?

How old is your mother?
Do you know how old your mother is?

When are the next concerts?
Could you tell me when the next concerts are?

Görüldüğü gibi dolaylı soru yaptığımızda AM / IS / ARE FİİLLERİni özneden önce değil SONRA YAZARIZ.

Bir diğer önemli nokta is şudur:

EX:
Where do you live?
Could you tell me where you live?

What kind of movies does she like?
Do you know what kind of movies she likes?

Bu sorularda ise DO / DOES yardımcı fiillerini kaldırdık ve WH- kelimesinden sonraasını DÜZ CÜMLE gibi düzenledik.
Yani DOES gitti ama LIKE fiilinin öznesi SHE olduğu için –s takısı geldi. LIKES oldu


YES / NO Question için ise durum biraz farklı:

EX:
Does she like horror films?
Could you tell me if she likes horror films?

Do you live in Istanbul?
Could you tell me whether you live in Istanbul?

YES / NO soru tiplerinde de Could you tell me… ya da Do you know … soru kalıplarından sonra IF ya da WHETHER ekliyoruz. Sonra DO / DOES gibi yardımcı fiilleri kaldırıyoruz ve sorunun geri kalanını DÜZCÜMLE gibi yazıyoruz.

Yani DOES gitti ama LIKE fiilinin öznesi SHE olduğu için –s takısı geldi. LIKES oldu

Uses of Like


Like fiilini 5 farklı amaç için kullanabiliriz
Beğenmek ya da keyif almak [ENJOY] : like
Istemek [WANT] : would like
Birinin dış görünüşünü sorarken [APPEARANCE]: look like
Birinin kişilik özelliklerini sorarken [CHARACTERISTICS]: be like
… gibi kokuyor/tadıyor/hissettiriyor [THE SAME AS] : smell like / taste like / feel like

EX:
1)      Your mother – appearence - ?
What does your mother look like?                         She is tall and slim.

2)      Your boss – characteristic - ?
What is your boss like?                                                He is determined and ambitious.

3)      James – enjoy – swim
James likes swimming.

4)      I – want – eat hamburger
I would like to eat hamburger.

5)      Carol – enjoy – run - ?
Does Carol like running?                                             Yes, she does. / No, she doesn’t

6)      You – want – have ice cream?
Would you like to have ice cream?                         Yes, please. / No, thanks.

7)      Soup – the same as – onion
This soup tastes like onion.
This soup smells like onion.

Relative Clauses


Ortak noktası olan iki cümleyi birleştirirken aynı kelimeyi iki kere tekrar etmek yerine ya da iki ayrı cümle yazmak yerine, tek bir cümle olarak birleştiririz. İkinci cümledeki tekrar eden kelimeyi atar ve yerine :

Kişilerde : -who- ya da –that
Nesnelerde/hayvanlarda: -which- ya da –that-
Yerlerde/mekanlarda: -where-

KULLANIRIZ

EX:
Jane is a doctor. She works at the Central Hospital
Jane is a doctor who works at the Central Hospital
(Hem Jane i hem she yi içeren iki cümleyi –who- kullanarak tek cümle haline getirdik)

EX:
Knife is a thing. You use it for chopping the onions.
Knife is the thing which you use for chopping the onions.

EX:
This is a hotel. I stayed here last summer.
This is the hotel where I stayed last summer.

EX:
Stuff/milk/cake/make/use/you
Kelimelerinden anlamlı bir cümle yapmamız gerekirse:
Milk is the stuff that (which) you use for making cakes (a cake)

Superlative


2den fazla kişi,  nesne,  mekan kıyaslanırken kullanılır. İçlerinden birinin, diğer hepsinden
“en … “ olduğunu ifade etmiş oluruz.
EX: Hasan, Mustafa and Çağlar are friends. Hasan is the tallest of them.
               BMW is the most expensive car in this garage.






Comparative


2 kişi, 2 nesne, 2 mekan kıyaslanırken kullanılır. Birinin diğerinden “daha … “ olduğunu ifade etmiş oluruz.
EX: Hasan is taller than Mustafa.
               BMW is more expensive than Renault




İki şeyi, kişiyi ya da mekanı kıyaslarken arada çok az fark varsa “a little bit” + comparative adjective kullanılır.

Ahmet : 170 cm
Mehmet: 173 cm

Mehmet is a little bit taller than Ahmet.
(Mehmet, Ahmet’ten çok az uzundur)

Hamburger: £ 1,80
Pizza: £ 2,00

Pizza is a little bit more expensive than hamburger


İki şeyi, kişiyi ya da mekanı kıyaslarken arada fazla fark varsa “much” + comparative adjective kullanılır.


Veli: 150 cm
Ali: 200 cm

Ali is much taller than Veli
(Ali, Veli’den çok daha uzun)

Chicken: £ 1,20
Beef: £ 10,00

Beef is much more expensive than chicken.

3 Şubat 2013 Pazar

Be going to – Will

Present Perfect Tense


·         Olayın gerçekleşme zamanından çok olayın kendisinin önemli olduğu Olayları,
·         Yakın bir zamanda olmuş ama etkisi hale devam eden Olayları,
·         Henüz tamamlanmamış Olayları,
·         Deneyimleri (life-time experience)
               ifade ederken kullanırız

TIME EXPRESSIONS: recently, lately, so far, ever, just, yet, already, for , since

OLUMLU YAPI:

I / you / we / they      ------- have ----------- finished (Verb3)
He / she / it -------------------has --------------- finished (Verb3)

  
OLUMSUZ YAPI:

I / you / we / they      ------- haven’t ----------- finished (Verb3)
He / she / it -------------------hasn’t --------------- finished (Verb3)

SORU:

Have-------  I / you / we / they      ----------- finished (Verb3)?
Has -------------------He / she / it --------------- finished (Verb3)?

KISA CEVAP:

Yes, ------------I /you / we / they -------------- have.
No, ------------I /you / we / they -------------- haven’t.


Yes, ------------he /she / it  -------------- has
No, ------------he /she / it  -------------- hasn’t